25 Aralık 2022 Pazar

Babam ve Ben 1 (Önsöz)

                                                              ÖNSÖZ

 Her babanın çocukları üzerinde olumlu olumsuz izleri vardır. 

Elbette benim babamın da benim üzerimde izleri vardır. Onun için geçmişe bakarak babamın merkez olduğu bazı anıları yazmak istedim. 

Anılarımın içinde iç açıcı olmayanlar da var. Ders alınası konular da var. 

Anılarımı Facebook sayfamda paylaştığımda ilk zamanlar baya ilgi çekmişti. Sanıyorum sonradan sıradanlaştı. 

Her ne olursa olsun yaşanan yayandı bitti. Ölenler öldü gitti. Anılarımız yaşayanlara bir ders olarak kalacak. Şuan 72 yaşındayım. Ölümün bana ne zaman geleceğini bilmiyorum. 

Benden sonra kalacaklara, yarına ne bıraktığımız önemli! İnşallah iyi şeyler bırakmışızdır. 

                                                                 Bölüm 1

Babam ve ben hiç anlaşamazdık. Ben küçükken babamda kötü olan ne varsa vardı. Bense tam tersine bir hayat çizdim. Onun gibi olmadığım için hep "Sen adam olamazsın." derdi.  

Belki de benim yolumu çizen babamın olumsuz halleriydi. Ben hiç bir zaman ilkokul, ortaokul ve lise yıllarında babamdan harçlık almadım. Ne okula giderken ne de yaz tatillerinde! Onun için ilkokul çağlarında çalışmaya başladım. Çöplükten şişe toplayıp satardık. Sonra salyangoz toplayıp sattık. Ayakkabı boyacılığı sıradan işimizdi.  Hayatımın en zorlu işi ilkokul dördüncü sınıf ile beşinci sınıf arasındaki yaz tatilinde tuğla ocaklarında çalışmaktı. Sabah ezanlarıyla yola çıkar, yarım saat koşturarak tuğla ocaklarına giderdim. Güneş doğarken iş başlar, akşam ezanı okununcaya kadar sürerdi. Aynı yolu yorgunlukla yatsı ezanına kadar yürüyerek eve gelirdim. Bir yaz boyu. Orta okula gitmeye başladığımda daha kolay işler buldum. O dönemlerde Isparta halısının modellerini çoğaltıp satmaya başladım. İyi para kazanıyordum. Lise döneminde hep model satıp okudum. Üniversiteye kaydoldum ama hiç gitmedim. Isparta'da çalışıp sadece imtihanlara gittim. Okuduğum Eskişehir İktisadi Ticari ilimler akademisi okula gitmeden, bir defa dahi derse girmeden yedi yılda bitirdim. Birinci sınıfı direk geçtim. İkinci sınıfta arkadaş kazığı yiyerek sınıfta kaldım. Ondan sonra koptum. İkinci, üçüncü ve dördüncü sınıfları ikişer yılda tamamlayarak mezun oldum. 

Babam harçlık vermedikçe, okulda okurken yardım etmedikçe ben küçük yaşta para kazanmaya başlamıştım. Şimdi düşünüyorum da belki de babamın bana yaptığı en büyük iyilik buydu. Her zaman "Taş at kolun açılsın derdi." Sözün açılımı hayata kendin elini uzat alış anlamına geliyordu. Böyle bir terbiye ile yetişince yapamayacağım iş yok. Kimseye ihtiyacım yok. Kendim hayatımı kazanırım bilincini kazandım. 

Yolda sokakta veya mahallede muhtaç fakir, ihtiyaç sahibi gibi insanların varlığını işitiyorum. Merak ediyorum incelemeye alıyorum. Bakıyorum muhtaçlıkları, fakirlikleri, ihtiyaç sahibi oluşlarının nedeni genelde ya tembellik ya da hazırcılık. Geçmişimi hatırlayınca içimden "Asalaklar" kelimesi geçiyor. Şahsım adına genç bir adamın dilenmesi, muhtaç kalması bana garip geliyor. Milletin akşama kadar kahvede taş atması, sürekli çay kahve içmesi, kırk lira olan sigarayı alıp dumanını havaya üfürmesi, sonra açım demesi bana riyakarca geliyor. Bu türleri gördükçe içimden "Asalaklar" sesi yükseliyor. 

İnanıyorum ki Rabbimiz Allah bize istersek her şeyi kazanma gücü vermiştir. Yeter ki isteyelim. Asalak bir hayat yaşamaktansa alnı açık, arı namusu yerinde bir hayat yaşamak isteği ön planda olmalı. 

Ben muhtaç olmayı, ihtiyaç sahibi olmayı olağanüstü şartlara bağlarım. Tembellik ya da asalak anlayışlarla ortaya çıkan muhtaçlığı asla kabul etmem! Olağanüstü haller nedir? 

Mesela kaza geçirip sakat kalır iş yapamaz hale gelirsin! 

Mesela amansız bir hastalığa yakalanırsın!

Mesela eşin, çocukların, annen, baban, kardeşlerin amansız bir hastalığa yakalanır, masrafların hakkından gelemezsin. 

Mesela yapabileceğin her şeyi yapar ama bir türlü işlerin rast gitmez. Saflığından, samimiliğinden hep kazık yersin. Böylelerine de güvenmem. Hayat safları, kontrolsüz samimi olanları sevmez. İnsan biraz akıllı, biraz açık gözlü olmalıdır. Kontrolsüz hiç bir şey iyi değildir. 

İnsan Rabbine güvenirse, kendine güvenirse, sağlıklı olduğu müddetçe kendine bakabilir. Eşine çocuklarına bakabilir. Hem de hiç kimseye muhtaç olmadan! Hayatta arla namusla yapılacak işler de var, arsız namussuz yapılacak işler de var. Seçim insana ait.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder